30 Ekim 2012 Salı

                                             
                              
                           

                                     Aşk bazen gitmeyi gerektirir


Göğsüne saklanmıştım onun, Tanrım ne  güzel kokuyordu teni, ezberlemek istiyordum kokusunu saçlarımda dolaştıkça elleri zamanın durması için dualar etmek geliyordu içimden ...
Bazen bakıyordum gözlerine gülümsedikçe o, ben boğuluyordum gamzesinde
Biliyorduk sonu yoktu, çözüm yoktu, ayrılığın kahkahalarıydı sanki  cama çarpan sabırsız rüzgar..
Duygularımızın verdiği yetkiye dayanarak aşık olmuştuk...bize göre aşk, onlara göre suçtu, yasaktı  hislerimiz...
Susuyorduk kalp atışlarımız konuşuyordu sadece...
Kalkıp oturdum gitme zamanıydı, gözleri sessiz  "gitme" çığlıklarıydı.
Tenimiz dışında ruhumuzda taşıyorduk birbirimizin kokusunu.Elinde sımsıkı tutmuştu kırmızı rujumun imzaladığı peçeteyi.Sarıldık, omuzlarımızı yıkadı göz yaşları.
Ben ilk kez o gün öğrendim gülümseyerek ağlamayı, susarak konuşmayı ...
Ben gidiyordum ama ruhum sarılmıştı yere yığılan  Adama
Evet ben ilk kez o gün öğrenmiştim yaşayarak ölmeyi...












Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

BlogOkulu Gadgets