25 Haziran 2012 Pazartesi

                                                           Öteki "KADIN"
Yine vurdu ruhunun kıyılarına,yine susturdu içindeki  en derin susuşları,etrafına baktı en umursamaz  bir tavırla, gülümsedi  öteki kadın...
Yağmurdan korumaya çalışıyordu makyajlı yüzünu,yağmursa yemin etmişti sanki maskesini çıkartacaktı kadının,korktu kadın,ya görürlerse makyajla kapattığı masumiyetini,çok üşümüştü,dudakları titriyordu,saçlarını çılgınca öpüyordu rüzgar,havanın görünmez duvarlarına çarpıyordu kadının ruhu...
Kemiklerinin  seksilik kattığı  esmer vücudundan damlıyordu sabırsız yağmur...
Bakıyordu insanlara kendi büyülü camından,ne kadar mutlu görünümlü mutsuz vardı,ne kadar umut vaat eden umutsuz vardı,onun gibi...
Kaderi suçluyordu bazen,tüm ispat edilmişleri inkar ediyordu kadın,sanki kader sırtını dönmüştü ona, sessiz kalıyordu kadının haykırışlarına...
Oyun istiyordu sanki kaderin canı,mantığı sarhoş olmuştu sanki,yağmur şarap tadıyordu sanki...evet sanki...sanki olmuştu herşey,yukseliyordu kadının ruhu geceligini giymiş sabırsızca  onu bekleyen göklere...
Aniden yüzünde dolaşan bakışları hissetti ,cevap vermek istemiyordu artık kadın onu sorgulayan bakışlara,o da öteki adamlar gibiydi sanki,belkide degildi ama artık şans verme kredisini çoktan tüketmişti kadın...
 Öpülmekten degil,kendini anlatmaya çalışmaktan yıpranmıştı güzel dudakları...Adamsa  hala bakıyordu,yaklaştı gözlerinde alaylar parlayan kadına,konuşmadı  adam ,sadece öptü kadının avuç içlerini,etkilendi kadın...ama inanmak gelmedi yine içinden şeytanın yerdeki yansımasına!Kalktı  ve bakışlarıyla itti adamı,uzaklaştı titreyerek elinde onu ısıtmak için ceketini tutmuş adamdan...son kez donup baktı gururlu bir bakışla,aslında kedi gibi sokulmak istediği öteki adama... Savaş çıkmıştı çoktan beyniyle kalbi arasında...kayboluyordu öteki kadın en ıssız sessizliklerinde...

9 Haziran 2012 Cumartesi

                                       Karanlıklar şehrindeki kadın ... 
                                                        1

                                                                                                                                                 Bir kadın varmış,yaşadığını sanan,kalabalığın içinde hep yalnız kalan.Bir gözü gülümserken diğer gözü hıçkırarak ağlayan...Bir kadın varmış işte,varoluşuyla diğer varlıkların umudu,kendininse cehennemi olan..Bir kadın varmış ruhu özgürlük için çırpınırken bir adamın gönüllü kölesi olan...Çok güzel bir kadın gülüşüyle çiçekleri utandıran,göz yaşlarıyla bulutlara meydan okuyan,mağrurluğuyla Prometeyin kadın halini hatırlatan .....
Ne oldu peki o kadına ? diye soracaksınız şimdi merak ettiniz dimi...
Yaşıyor evet o kadın, ruhuna uymayan bir hayatı,hayır yalnız değil o kadın, yalnızlıkları,özlemleri,çok sevdiği pişmanlıkları yanında onun...
Bazen bunalıyor kadın yollar çağırıyor onu,gitmek istiyor güzel kadın üzerindeki siyah gömleğiyle,avuçlarında sakladığı umut kırıntılarıyla...yalın ayak gecenin karanlığında kaybolmak,yok olmak istiyor...
Dudaklarında yarım kalmış bir melodi,gözlerinde kadere olan alayları gamzelerinde gizlediği büyüleyici  gizemiyle karanlıklarda kaybolmak istiyor kadın...Duruyor düşünüyor,güzel gözlerinden hüzün taşıyor,daha da siyahlaşıyor gözleri,uzun kirpikleri perdeleyemiyor yalnızlığını,mutsuzluğunu...İçinde fırtınalar kopuyor,derin derin nefes alıyor,yine bir gözü ağlıyor,diğer gözüyse yine gülümsüyor hayatini adadığı,onu anlamayan kalbini yalnızlaştıran adama...
Uzatıyor adam elini,bencilce gülümsüyor yine başkalarının hayali kendinse oyuncağıymış gibi davrandığı kadına...uzaklara dalıyor gözleri kadının,başını eğiyor aşağı,iki gözüyle ağlıyor simsiyah saçları yardım ediyor ona gizlemek için tuzlu göz yaşlarını...Lanetlemiyor kaderi,umutla çarpıyor çünkü hala kalbi,tutuyor yine adamın elini güzel kadın,son şans verircesine....

7 Haziran 2012 Perşembe

"Aşk" duygu markası,aşk kalbin çocuklaşması...
Ne güzel histir aşk,bazen sonuçları farklı olsa da,"eh işte" denilmeyecek kadar yüce bir duygudur aşk.. "Aşk" sadece sevişmek değildir,aşk bazen sadece sevdiğinin  varlığına, nefes almasına sana  gülümseyerek bakmasına bile razı olmak, şükür etmektir...Budur işte aşk...
Kifayetsiz kelimeleri boş verip, gözlerinde kaybolmaktır,sadece iyi anlaşmak değildir aşk yeri geldiğinde kızmaktır ...Tekrar gülümsediğinde sevdiğin... kini,nefreti unutup, sımsıkı sarılmaktır ...
Kıskanmaktır,delirmektir anlamsız davranışlar sonucu tekrar kendine geldiğinde gururu bir kenara itip dudaklarına yapışmaktır...Gerekirse onun için kendinden bile vazgeçmektir aşk ,onun mutluluğu için kendi hayallerini onun hayalleriyle yaşamaya mecbur etmek,ayrılmak yerine çözümler üretmektir aşk...Tango misalidir aşk içinde hem siyahın, hem kırmızının birleştiği  tutsaklıkların en şiddetlisidir aşk...Tango misalidir aşk ona kızıp ittiğinde, siyaha sarıldığında, ansızın kalbinde çalan o büyüleyici ritimle tekrar ona doğru koşup tutkuyla sarılmaktır aşk...tango misalidir aşk...

5 Haziran 2012 Salı


Bir kadın ve iki adam...

Biri aşk,diğeri hayat,birine kalbim kefil öbürüne mantığım..

Ya da dur! yine karıştı aklim ,kalem! ne olur yardım et kimi seviyorum ben?

 Onları mi? yoksa narsist miyim ben sadece kendimi mi?  ...üzülüyorum, kalbimin gölgesine sığınanları, boğuyorum sevdiklerimi  kendi derinimde...

Bazen bebekleşiyorum “hayat”dediğimin gözlerinde,kadınlaşıyorum aşkın kollarında...peki ortası yok mu bu sevda denilen çukurun?

Aşk diyorum ne ki bu aşk? önce tutku sonra yıkım ya hayat? önce tutku sonra yıkım, yoksa aşkla hayat ayni anlamı kendinde gizleyen kelime oyunu mu? ...of yine duman çöktü ruhuma, soğuk terler boşalmaya başladı vücudumdan,nefes alışlarım hızlandı,ellerim titredi sinirlerimi bozdu bu aşk...



Düşünüyor yine kadın hangi adamın kaderinin mührü olacak benim adım? ...anlatamıyor kimseye bu sırrı kadın aslında siyahın bir koyu rengine boyanmış gecelerde sessiz sessiz içiyor kadın ve alışkın olmadığı sigarayla sevişiyor ara sıra kendinden intikam alırcasına,kalbini mermiye dizmek istiyor kadın...yine sabah oluyor güneş izinsiz dalıyor odasına öpüyor rimelleri bulaşmış ellerini kadının ve yine tekrarlanacak bir hüzün yolculuğu için hazırlıyor kadını hayat,yoksa aşk mi demeliydim?... bir gerçek var ortada,iki adam ve bir kadın...

3 Haziran 2012 Pazar

          

                              Bir kadeh yalnızlık…

Hep bir arama içinde gözlerim,bulacakmışım gibi geliyor seni,belki kalabalıkta ,belki boş sokaklarda kim bilir..
Düşünüyorum
Kalbimle düşünüyorum sanki,bedenim zindan misali ruhuma..
Bazen dolaşmaya çıkıyorum hayal dünyamda ,rüzgar “sen”leşiyor,gölgeler “sen”leşiyor,ben bile senleşiyorum sanki…
Korkuyorum
Hislerim karışıyor, sanki gökyüzüleşiyor ruhum,bir tarafta karanlık ,bir tarafta mehtap,bir tarafta ağlayan bulutlar, bir tarafta bulutları susturmak için kızıp bağıran yıldırımlar...
Kırgınım
Senden gittiğim gun geceydi,gizliyordu gece nehir misali goz yaşlarmı,dudaklarım kurumuş çoller misaliydi,goz yaşlarımsa tuzlu yağmur,beklide bundandır geceye asiliyim,geceye şımarıklığım,kızgınlığım,kırgınlığım..
Ozluyorum
Nefes alışlarim psikopatlaşıyor,deli gömleği giydirmek istiyorum kalbime,seni ararken,sana benzetiyorum aslında senle hic alakası olmayan kişileri..
Özlemin dozunu kaçırıyorum deliriyorum sevdigim…
Umut
“Umut et” diyorsun,ya umut aslında bizim, bizi kandırmak için uydurduğumuz en buyuk  yalansa?
Yoksa kalp antidepresan mı diyeyim,aslında umut bizim bize attımız en buyuk kazık…
Ya umut Tanrın bizi oyalamak için yaptı son kıyaksa?
 Bilmem ki sevgilim duman kaplıyor ruhumu,karmakarışım bu aralar…
Içiyorum…
Içiyorum her gece biraz şarap,biraz hayal,biraz umut,biraz özlem,senden bana son kalan şeyse bir kadeh yalnızlık…
BlogOkulu Gadgets